Bir mavi ışık, arkasından kırmızı, şimdi de sarı, yeşil… Gözlerimi açamıyorum. Burada ne kadar çok yanıp sönen ışık var. Ben nerdeyim? Bir arabanın içinde. Bu araba ne kadar büyük. Eren, – Merhaba Furkan, bu bizim yaptığımız McQueen nasıl olmuş? Beğendin mi? Birazdan yola çıkacağız, dedi. Furkan çok şaşırmıştı. -“Ben şimdi McQueen`nin içinde miyim?” diye sordu. Sağına baktı, bir de ne görsün arkadaşları Esra, Buse ve Selim. Soluna baktı orada da çok sevdiği Ömer, Selma ve Şahin duruyordu. -“Arkadaşlar siz buraya nasıl geldiniz?” diye sordu Furkan. Çok heyecanlanmıştı. “Dııııııııttt!” diye bir ses duyuldu. Sürücü koltuğu ters çevrildi ve içinden bir robot çıktı. -“Merhaba çocuklar ben Mc. Bu arabanın sürücüsüyüm. Şimdi söyleyin bakalım nereye gitmek istersiniz?” diye sordu. Çocuklar hep bir ağızdan “eğlence merkezineeeee” dediler. Furkan’ın gözleri parlıyordu. “Sıkı tutunun, biliyorsunuz bu bir McQueen gaza basınca çok hızlı gidiyor. Herkes koltuğuna otursun. Kemerleriniz otomatik bağlanacaktır” dedi. Vııııınnnnnn! Araba adeta uçuyordu. Furkan kendisini bulutların üstünde hissetmişti. …ve işte geldik. Burası çok güzel bir yer. Her taraf ışıklı, müzikli arabalar, oyuncaklar, oyunlarla dolu. -“Hadi çocuklar girelim eğlence merkezine” dedi Furkan.
Furkan içeri girer girmez;
-“Merhaba Furkan”, dedi bir beyaz bulut, Furkan’ın yanına yaklaşarak, “al bakalım bu gülen yüzlü balon senin. Doğru sözlü olduğun ve hiç yalan söylemediğin için”. Furkan o sırada şaşırmış bir şekilde balona bakıyormuş. Şimdiye kadar hiç böyle büyük ve güzel bir balon görmemiş. Tam teşekkür edeceği sırada bulut gözden kaybolmuş. Hemen bir muz gelmiş ve demiş ki;
-“Bu senin muz gemin, eşyalarını herkesle paylaştığın, cimrilik yapmadığın için”. Furkan kendisini muz gemisinin üstünde bulmuş ve kayarak eğlence merkezindeki gezintisine devam etmiş. Sonra yanına bir çilek gelmiş. -“Merhaba Furkan, al bakalım bu senin çilekli pastan, kız kardeşin Zeynep’ten sana. Onunla çok güzel geçindiğin, hiç kavga etmediğin ve ona güzel abilik yaptığın için” demiş. Furkan mutluluktan havalara uçmuş. O sırada yanına sevimli bir yunus balığı gelmiş. Ve Furkan’a, -Bu da senin oyun havuzun, içindeki oyuncaklarla beraber senin oldu. Yerlere çöp atmadığın, ellerini yıkamaya dikkat ettiğin ve temiz olduğun için, demiş.
Furkan içinden “Bu eğlence merkezinde, yaptığım hiçbir iyilik karşılıksız kalmıyor. Hatta yaptığımı unuttuğum davranışlarım bile en güzel şekilde ödüllendiriliyor. Bu eğlence merkezinin sahibi çok bilgili, herşeyden haberdar ve zengin biri olmalı. Ne kadar güzel” diye geçirmiş.
Birden bir ses duyulmuş: -“Merhaba Furkan ben 9 9 9 gördüğün gibi dünyanın en hızlı uçağıyım. Eğlence merkezinden çıkmadan son olarak ne yapmak istersin?” diye sormuş. Furkan biraz düşündükten sonra “McQueen ve Hızlı’yı yarıştırmak isterim. Bence Hızlı kazanır” demiş.
9 9 9,
-“Peki sen hangi arabada olacaksın?” diye sormuş. Furkan, -Tabii ki Hızlı`da demiş. Ve yarış başlamış. Arkadaşları McQueen`de, Furkan Hızlı`da tozu dumana katıp gözden kaybolmuşlar.
Sabah olmuş. Furkan gözlerini açmış. Odasında yatağındaymış. Hemen yatağından kalkıp babasının yanına gitmiş;
-“Baba biliyor musun, harika bir rüya gördüm, keşke gerçek olsaydı!”demiş. Babası,
-Kim bilir belki bir gün gerçek olur Furkan’cığım” demiş. Furkan,
-“Peki rüyamın sonunda ne oldu? Hızlı mı kazandı, McQueen mi?” demiş babasına. Babası,
-Sen kimin kazanmasını istersin? Furkan, -Tabii ki Hızlı’nın demiş heyecanla… Babası da;
-O zaman Hızlı kazanmıştır, demiş.
Furkan,
“Sen nereden biliyorsun, o benim rüyam?” demiş gülerek.
Furkan ve babası salona gelmişler. Babası sabah haberlerine bakmak için televizyonun açma düğmesine dokunmuş. Televizyonda en son çizgi film kanalı açıkmış. Furkan bir de ne görsün: Hızlı Yarış spikeri demiş ki…
metePaz Ara 28, 2014 at 13:12
bebekçe