Obur Kaplumbağa
Bir varmış, bir yokmuş,
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,
Allah’ın yarattıkları buğday tanesinden çokmuş.
Kimi kavak gibi uzun, kimi kabak gibi tombulmuş, Kimi yürürken tıs tıs eder, kimi kuş gibi uçarmış.
Bir varmış, bir yokmuş,
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,
Allah’ın yarattıkları buğday tanesinden çokmuş.
Kimi kavak gibi uzun, kimi kabak gibi tombulmuş, Kimi yürürken tıs tıs eder, kimi kuş gibi uçarmış.
It is a hot, sunny day . Ali and his mother are in the kitchen. Ali is playing with his toy train. His mother is washing the dishes. Ali is a curious boy. He asks his mother a lot of questions. His mother answers the questions patiently.
Bir varmış, bir yokmuş,
Allah’ın kulu mısır tanesinden çokmuş.
Yeşil olmalı, al olmalı, masallar masal olmalı.
Her masalda bir ibret var, Gerçeğe misal olmalı.
Masaldır bunun adı, dinlemekle çıkar tadı.
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir oduncu yaşarmış ormanın derinliklerinde. Bu oduncunun Hansel ve gratel adında iki çocuğu varmış. Hansel ve gratel’in anneleri onlar daha çok küçükken ölmüş, babalarıda çok kötü kalpli bir kadını üvey anne olarak başlarına getirmiş.
Bir zamanlar bir prens varmış. Bu prens evlenmek istiyormuş, ama evleneceği kişi gerçek bir prenses olmalıymış. Böyle birini bulmak için bütün dünyayı dolaşmış, ama çok büyük bir hayal kırıklığına uğramış. Çünkü, karşısına çıkan prenseslerin hakiki olup olmadığını bir türlü anlayamıyormuş. Hep eksik bir şeyler bir şeyler oluyormuş. Sonunda üzüntü ve umutsuzluk içinde yurduna dönmüş.
Bir varmış bir yokmuş….herkesten hızlı koşmakla övünen bir tavşan varmış. Bu tavşan, daima kaplumbağanın yavaşlığı ile dalga geçermiş. Sonunda, kaplumbağa ona: “Sen kendini ne sanıyorsun? Tamam, hızlı koştuğun doğru, ama sen de geçilebilirsin!” diye yanıt vermiş.
Köyün birinde güzel mi güzel bir yol yapılmış.Bir gün o güzel yoldan arabasıyla geçen bir adamın arabasının tekerleği patlamış.İçindeki adam hemen köyün belediyesine gitmiş.
ömer allahın var olduğunu bilir,küfür edermiş.ama bir gün hasta olmuş.ve hastaneye yatmış.ne olduysa birden bire olmuş.miğdesi bulanmış ,kusmuş ama allahı unutmamış
Külahçı amca el emeğiyle külah yapardı.Ve dondurmacıya verirdi.Külahçı amca dondurmacı için çalıştığı halde dondurmacı ona 1YTL vermezdi.
Bir gün bal arısı güzel kokulu çiçeklerin arasında geziniyormuş. Birden gözüne bal dolu bir çiçek ilişmiş. Tam çiçeğe yaklaşacakken birden karşısına iri bir eşek arısı çıkmış.